31 Mayıs 2011 Salı

Böyle Pazarlamacıya gurbaniiiiiiii

Bir süre önce sanırım TRT kanalındaydı, Miniğim Ayı Paddington' un maceraları çizgi filmini izliyordu..

Bir ara filmde şu sahne dikkatimi çekti=

Ayı Paddington bir Pazarlamacıydı..Tanıtım için evlere gidiyordu..Gittiği evlerin birinde hane halkı ürünlerle ilgili peş peşe sorular yöneltiyordu..Paddington sonunda dayanamadı ve=

-Bana bu kadar fazla soru sormayın ki yalan söylemek zorunda kalmayayım..

Var mı böyle doğru sözlü Pazarlamacı:)

Yürü be Ayı Paddington......!

Bir de not attırıvereyim=

NOT=Gurbaniiiii bana Seda Sayan teyzemden miras kaldı..Teyzem dememde bir sakınca yok sanırsam, zira ben gözümü açtım,Sedaları, Emelleri,Ajdaları gördüm, halen görüyorum..Kaldı ki ben de taş çatlasa 35 yaşında gözüken bir 40 'ım.Sahi o nerelerde epeydir magazinden bihaberim..Evlenmedi mi ya da yeni bir dayımın oğlu diye bahsedeceği bir genç düşmedi mi yamacına?O biçim meraktayımmm..

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Canlı balıktan anahtarlık modası!


Çin'de plastik torbacıklar içinde canlı balık, kertenkele ve kaplumbağa bulunan anahtarlık modası giderek yayılıyor.


Sokaklarda, metro girişlerindeki tezgahlarda sıkça görülen canlı hayvanlı anahtarlıklarda özellikle Brezilya kaplumbağası ve kral balığı çok tercih ediliyor.
Üreticisinin belirttiğine göre, minik plastik torbanın içindeki renkli sıvı hayvanın ihtiyacı olan oksijen ve besini karşılıyor.


Hayvan hakları savunucuları ise plastik torbada bu hayvanların yaşamaları için yeterli oksijen bulunmadığını belirterek, giderek çılgınlık halini alan bu modaya tepki gösteriyorlar.


Çin'de bu anahtarlıkların satışını yasaklayan kanunlar bulunmuyor.

Hayret bir şey..Neler geliyor insanın aklına..Ben hayvanların özgürlüğünün kısıtlanmasına karşıyım.

Hele de anahtarlığımda canlı kertenkele taşımaya hepten karşıyım:)

Haberin kaynağı


Molapaketi talihlisi

Molapaketi ile buradaki yazım ile bir hediye etkinliği düzenlemiştik..

İşte firma tarafından kazandığı bildirilen talihli=KUMRAL28 


Kendisine kupon numarası mail ile gönderilecektir. 


Tebrikler...

27 Mayıs 2011 Cuma

Hediye=Morlila Kurabiyeleri



Morlila Söz, nişan, kına gecesi, düğün, baby shower, doğum ve doğum günleriniz için kişiye özel hediyeler ve ikramlıklar tasarlıyor.Tasarımlarına bayıldım ben..

Morlila ile sizi de bu güzel tasarım ürünleri ile buluşturmak istedik..

Hediyemiz=2 kişiye yukarıdaki fotoda görünen kurabiyelerden 12' şer adet gönderilecek..Kargo ücreti Morlila' ya aittir..

Katılım şartları=

1-Kampanyayı blogu olanlar blogda,olmayanlar face /twitterda duyuracak..

2-Morlila face sayfası beğenilecek..

3-Duyuru linkleri blogumu izlemeye alarak (izle butonuna basarak bunu yapabilirsiniz) buraya yorum olarak yazılacak..
Şansınız bol olsun..

Son katılım tarihi=25 Haziran 22:00

http://morlila.blogspot.com/
http://www.facebook.com/morlila
https://twitter.com/#%21/morlila
http://friendfeed.com/morlila


23 Mayıs 2011 Pazartesi

Kipling Mini Makyaj Çantası isteyennnn!

Kiplingin çok sevdiğim bir çantası ile bu yazımda bir kombin yapmış ve Kiplingin face sayfasında da kombinimi paylaşmıştım.Sevgili Kipling facede  "Kipling Turkey ‎:) Biz de çantamız ile uyumlu kombininizi çok sevdik... Bu kombinle alakalı en güzel yorumu yapan 3 kişiye de mini makyaj çantası hediye edeceğiz..." yazmış..Kombinimin beğenilmesi çok hoşuma gitti..Zira ilk defa kombin yaptım ben..

Siz de mini makyaj çantası kazanmak isterseniz buradan katılım yapabilirsiniz..Ya da blogumdaki kombin yazıma da yorum yazarak katılabilirsiniz..


Yorumlarınızı Cuma akşamına kadar yapabilirsiniz... Pazartesi günü kazanan kişiler açıklanıp, kendileri ile iletişime geçilecek...



20 Mayıs 2011 Cuma

Kipling kombinim

Kipling'in yukarıdaki çanta modelini çok beğendim..Bu çantayı aşağıdaki kıyafetle kombinledim..Nasıl olur sizce?



Kiplingin face sayfasına da uğramınızda yarar var..Zira Hediyeler, Kampanyalar, Moda ile ilgili tüm detaylar orada olacakmış...

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Hediye:Doğal Atıştırmalık Molapaketi





Molapaketi.com, tek tıkla işyerinde daha sağlıklı beslenmenize yardımcı olan bir hizmettir. Molapaketi.com beslenme uzmanı tarafından tasarlanmış yaklaşık 250 gr.lık doğal besinler içeren atıştırma paketlerini Türkiye'nin neresinde olursanız olun, adresinize ulaştırmaktadır.



Molapaketi.com' dan sipariş vermek çok eğlenceli, biz eşim ve çocuklarım birlikte verdik siparişimizi, çok eğlendik..Siparişleriniz kısa sürede size ulaşıyor,ambalaj olsun ürünler olsun en ufak bir aksaklık söz konusu değil.Kısacası daha ilk siparişinizde profesyonel bir ekip, profesyonel bir işle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz.Denedim, mutlaka denemenizi öneririm.. 

Molapaketi.com'dan vereceğiniz ilk sipariş %20 indirimli.

Molapaketi.com' dan 1 kişiye hediyemiz olacak..

Katılım şartları=

1-Blogumu izlemeye alıyorsunuz.Sağ tarafta takip edenler kısmından izle butonuna basarak izlemeye alma işlemini yapabilirsiniz.

2-www.molapaketi.com linkini facebook sayfanızdan paylaşıyorsunuz.

3-Blogunuzdan Molapaketi.com hakkında bir yazı yazarak kampanyamızı duyuruyorsunuz.

4-Bu yazımın altına duyuru linklerinizi ve mail adresinizi yorum olarak bırakıyorsunuz.

Son katılım tarihi=22.05.2011 saat=22:00


NOT=Katılım şartlarını yerine getirmek önemli..3. maddeyi de yerine getirmeyi unutmayınız..Blog duyuru linklerinizi yazınız, bu atlanıyor..Bol şans..





13 Mayıs 2011 Cuma

Hergunkampanya.com kazandırmaya doymuyor


www.hergunkampanya.com olarak üyelerimize hediye dağıtmaya devam ediyoruz. Eğer bir web sayfanız, blogunuz varsa veya Twitter kullanıcısı iseniz bu kampanya tam size göre.


Blogunuz veya web siteniz varsa aşağıdaki metni (linklerini dikkate alarak) sitenizde/blogunuzda yayınlayın çekilişe katılın:

2007 yılında kurulan ve şuanda Türkiye'nin en büyük kampanya platformu olanhttp://www.HERGUNKAMPANYA.com yayınladığı kampanya ve fırsat haberleri ile takipçilerine hediyelerkazandırmaya devam ediyor.

Twitter kullanıcısı iseniz aşağıdaki yazıyı hesabınızda paylaşın çekilişe katılın:
Türkiye'nin en büyük kampanya platformu www.HERGUNKAMPANYA.com takipçilerine hediye kazandırmaya devam ediyor.

Yukarıdaki işlemlerden en az birini gerçekleştirdikten sonra seo@hergunkampanya.com adresine yazıyı yayınladığınız sitenin adresini ve/veya twitter hesabınızın adresini gönderin çekilişe katılın.

Ödüller:
1 Kişiye Philips Saç Kurutma Makinası
1 Kişiye Philips Doğrayıcı Robot
1 Kişiye Philips Saç Şekillendirici

Son başvuru tarihi: 15 Haziran 2011

12 Mayıs 2011 Perşembe

Carte d'Or Dondurmalı Tarifler



Carte d'Or' un facebook da bir uygulamasına katılmıştım..Kitap kazanan şanslılardan biri olarak işte gelen kitabımm...Teşekkürler Carte d'Or...Kitapta özellikle sunumlara bittim..Denediğim tarifleri sizinle paylaşacağım..Hepsi birbirinden zarif tariflerin şimdilik bunu söyleyeyimmm..

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Anaaaa aaa

Var yaaaa..


Bugünlerde üzerime en az iki beden küçük gelen en sevdiğim kıyafetimin..


Özünde kıro iken kibarlık taslayanların..


Havadan nasibini almayıp da havası 1500 olanların..


Ayranı yok içmeye atla gider çeşmeye grubuna girenlerin


Bedavadan kafa ütüleyenlerin..

Beleş geçinmeyi iş edinenlerin..

Kendini birşey sananların Anaaaa aaa..

Ayağını denk al diyecektim,anladınız siz onu..

Eeee biz büyüklerimizden böyle gördük..

Ne gördük..

Ağzından çıkan sözün esasında alakası olmayan başka bir söze denk gelebileceğini..

Sadede gelecek olur isekse=

Sevgili büyüklerimm..

Seçim zamanı yaklaştıkça birbirinize lafı nereden sokacağınızı pek şaşırır gördüm sizi..

Sokmayın, bırakın bu sokmaları hatta..

Korkutuyorsunuz bizi bilinuuuuu..

Dün gece haberlerde biriniz kaşlarını alabildiğince çatmış,gökkubbeyi başınıza yıkarız kollayın kendinizi diyordu...Tırstım vallahi tırstımmm..

Yok aynı büyük püskevit de demiş onu yadırgamadım bile,zira dil sürçsün de bele sürçsün sorun deeelll..

Sizden istediğimiz sadece icraat..Hatta meydanlara çıkmanıza bile gerek yok,ayinesi iştir kişinin..

Amma yiğit ölür sözü kalır ona göreeee....














İçli Köfte (Komşumdan)




Ben bu içli köfteye bayılıyorum..Komşum bu işin memleketinden..Tarifini verin derseniz bilsem dükkan sizin derim..Ama yapılmışının haşlamasını biliyorum,kaynamış suya atıp,çok az kaynatıyorsunuz hepsi bu..:)

Üstteki resimdeki haşlanmamış hali,alttaki ise yemeğe hazır halii..Nasıl güzel, nasıl güzelll..Hammmmm' lık tamm..

Bir de haşlamayıp kızartıyorlar ama,ben onu pek sevmiyorum..

Nintendo DSi Seyahat Paketi limangoKIDS'te

Yaklaşan yaz tatili için çocuğunuza eğlenceli bir hediye…
Nintendo DSi Seyahat Paketi limangoKIDS’te

limangoKIDS’te 4-9 Mayıs tarihleri arasında çocuğunuzu çok sevindirecek bir kampanya var. Nintendo DSi Seyahat Paketi, Mario KART oyunuyla birlikte limangokids.com’da satışa sunuluyor. Nintendo’nun rekorlar kıran bu taşınabilir oyun konsolunu satın almak için acele edin ve bir an önce limangoKIDS’e tıklayın.



Hamileler ve 0-13 yaş arasındaki bebek ve çocuklar için sunulan ürünlerle öncü private shopping platformu olan limangokids.com, 4-9 Mayıs tarihleri arasında oyun tutkunu çocuklar için çok cazip bir kampanya sunuyor. Travel Pak ve Audio Chat Pak hediyeli Nintendo DSi Seyahat Paketi limangoKIDS’te satışa sunuluyor. Üstelik bu özel paketle birlikte Mario Kart da hediye!

Otobüste, metroda, plajda, yazlıkta, evde ya da yolda… İstediğiniz her yerde Nintendo DSi Seyahat Paketi ile oyun oynayabilirsiniz. Yaklaşan yaz tatili için çocuğunuza eğlenceli bir hediye arıyorsanız, limangoKIDS’in bu kampanyasını kaçırmayın. Fotoğraf çekme, ses kaydetme, internete girebilme, kablosuz özellikleri sayesinde yerel ya da internet üzerinden çok oyunculu oyun oynayabilme özelliklerine sahip olan Nintendo DSi Seyahat Paketi limangoKIDS’te 549,00 TL fiyatıyla satışa sunuluyor.

Üyeliğin ücretsiz olduğu limangokids.com’da kullanılan 3D Secure sistemi sayesinde tüm alışverişler en yüksek güvenlik seviyesinde gerçekleşiyor. Üstelik limangokids.com’da vade farksız 12 aya varan taksitli ödeme avantajı sunuluyor.

Mario Kart DS

Nintendo DS için çıkan ve internet üzerinden Wi-Fi ile ücretsiz oynanabilen ilk yarış oyunu

Nintendo DS için çıkan ve internet üzerinden Wi-Fi ile ücretsiz oynanabilen ilk oyun olan Mario Kart DS, Nintendo'nun tüm karakterlerini bir arada bulabileceğiniz son derece eğlenceli bir oyun. Nintendo DS'in Wi-Fi özelliğini ön plana çıkartan oyunu dünyanın her tarafından oyuncularla eğlenceyi paylaşabileceğiniz eşsiz bir deneyim.

- Üst ekranda oyunu oynarken alt ekrandan pisti ve pozisyonunuzu görebilme.
- 30 farklı pistte oyun oynayabilme.
- Wi-Fi ile internet üzerinden 4 kişi bir arada oyun oynayabilirsiniz.
- Pistlerde bonusları toplayarak rakiplerinize üstünlük sağlayabilirsiniz.
- Her yaştan oyuncuya hitab eden, yarış oyunlarına bambaşka bir açıdan bakmanızı sağlayan bir oyun tecrübesi.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Kız aklı kaz aklı

Bu hikayeyi çok beğenir ve memleketimin "Kız aklı kaz aklı" :)  veciz sözünü bir kez daha yad ederim..Biz böyleyiz iste,olmadık birine aşık olur,başımıza olmadık işler açarız..Şu gönlümüz oldu olası ferman dinlemez...

Hikaye şudur ki=

Tavaif-i müluk devresinde Musul yakınlarındaki kalesinde mahsur kalan Arap kral Zizen, İranlı kumandan Şapur Şah'a teslim olmamış, uzun süre mukavemetini kale içinde sürdürmüştü.
Kaleyi muhasaraya alan Şapur ise ümidini kesip de vazgeçmek üzere olduğu sıralarda, kralın kızı Nazire kale burcuna çıkar, düşman kumandanı Şapur'u at üstünde sağa sola koştururken görünce, 'İşte der, benim gönlümdeki âşık olduğum yiğit! Ne pahasına olursa olsun bu yiğitle evlenmeliyim!.' diye karar verir.. Gençlik bu.. Kaleyi kuşatan düşmana âşık.. Aklına geleni, kimseye sormadan, büyükleriyle istişare etmeden uygulamaya koyar. Gizlice yazdığı mektubu Şapur'a ulaştırır:
- Ben Kral Zizen'in kızıyım, sana âşık oldum; gece kale kapılarını açmaya hazırım! Beni zevceliğe kabul edersen...
Düşman kumandan aradığı fırsatın doğduğunu anlar. Hemen yazdığı mukabil mektubunda:
- Seni kale burçlarında görünce kendimden geçiyorum. Demek ki ben sana, sen de bana âşıkmışız. Hayatımın en mutlu olayı, seninle evlenmek olacaktır!
Nazire'cik tutar, âşık olduğunu sandığı düşman kumandanına bir gece kale kapılarını ardına kadar açar..
Düşman askerleri bir anda açık kapılardan girip kaleyi içten fetheder; Nazire'nin babasını da, koruyucu askerlerini de kılıçtan geçirirler..
Sonunda Nazire de âşık olduğunu düşündüğü düşman kumandanı Şapur'la evlenir..
Bir gece bakımsız evdeki yatakta Nazire rahatsızlık duyar. Şapur:
- "Bu yumuşak yatakta neden uyuyamıyorsun?" diyerek kalkar araştırma yaparlar. Bir de bakarlar ki, bir ağaç yaprağının ezilmiş parçaları yatakta rahatsızlık vermektedir. Şapur:
- Hayret der, bir ağaç yaprağından rahatsız olunur mu? Biz yerlerimizde bazen hasır dahi bulamıyor, çakıl taşları üzerinde yattığımız bile oluyordu. Seni baban nasıl yetiştirmiş?.
Nazire'cik bu yoruma farkında olmadan aşağılayıcı bir cevap verir:
- Biz de der, kuş tüyü yataklarda yatar, ipekli elbiseler giyerdik. Babam, soframızda oğul balı ile bembeyaz kaymağı hiç eksik etmezdi!..
Nazire'ciğin bu cevabını öfkeyle dinleyen Şapur, hiddetlenir:
- Demek öyle ha!. der. İpek elbise giydiren, kuş tüyü yatakta yatıran, oğul balı yedirip, beyaz kaymakla besleyen bir babaya ihanet eden evlat, bana çoktan ihanet eder...
Hemen emir verir:
- Derhal savaş atlarımdan en kuvvetlisini getirin!
Azgın savaş atı getirilir. Şaşkın şaşkın bakan Nazire'ciği kişneyen atın kuyruğuna bağlayan Şapur, arkasından kamçıları şaklatır.. Namludan çıkan kurşun gibi fırlayan azgın atın kuyruğunda Nazire'cik, "Babaaa!.." diye çığlık çığlığa gözlerden kaybolur.. Ama bu çığlığa cevap verecek ne baba var hayatta ne de ana.. Kale kapısını açtığı anda kılıçtan geçirilmiştir onlar...

E be kral kızı Nazire, oldu mu böyle?

5 Mayıs 2011 Perşembe

O olmazsa da yaşarsın!

Bir şair ancak bu kadar duygularıma tercüman olabilirdi..Ne güzel demiş Can Baba (Yücel)


Olmazsa yaşayamam!

O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.

Demeyeceksin işte.

Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

Çok sevmeyeceksin mesela.

O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle O daha az sever seni,

Senin O'nu sevdiğinden.

Çok sevmezsen, çok acımazsın.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...

Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

Senin değillermiş gibi davranacaksın.

Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.

Onlar sız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.

Paldır küldür yürüyebileceksin.

İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,

Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin,

Güneşi, ayı, yıldızları...

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.

"O benim." diyeceksin.

Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...

Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

Mesela turuncuya, yâda pembeye.

Ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden,

Çok ait olmadan yaşayacaksın.

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,

Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

İlişik yaşayacaksın.

Ucundan tutarak...

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Samsun' da dondurma Balkaymak' da yenir..




Her yaz Samsun' a gittiğimizde çiftlik caddesindeki Balkaymaktan dondurma yemeden geçemeyiz..Çok sever, tavsiye ederim..

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Bekle beni/Sana böyle bir şiir yazamadımsa suç benim mi Kocacığım?

Cem Karaca'nın da seslendirdiği Bekle Beni şarkısı bir çok defa bestelenmiş,şiirin sözleri de değişebilmiştir.Aslına sadık kalınsaydı daha hoştu ya neyse..Şiirin çıkış öyküsü esas beni vuran..Konstantin Simonov' un Valentina' ya onu bir tren istasyonunda ilk kez gördüğü günden itibaren delicesine aşık olması benim de hep savunduğum ilk görüşte aşkın vurucu bir örneği..(Aşk dediğin ilk görüşte olacak,nitekim bu yazımda da belirtmiştim)

Sadede gelecek olursak ben de sana ilk görüşte aşık oldumdu sevgili kocacığım ama bu aşktan böyle bir şiir çıkmadı,çıkamadı..Bu saatten sonra suçlu aramak yanlış olur elbette..Ama belki de şimdi gösterdiğin romantizmi,evliliğimizin ilk yıllarında gösterebilseydin kimbilir neler çıkardı..Hiç bir şey için geç kalınmışmış sayılmaz, yarın nelere gebe diyelim biz yine de:)

Ayol sen niye yazacaktın ki şiiri kocan yazsaydı ya sana diyenler olursa onlara, kocam yazma konusunda herhangi bir yetiye sahip değil,ona gündemi soracaksınız,iyi bilir derim:)


Konstantin Simonov, II. Dünya Savaşı sırasındaki meşhur Stalingrad savunmasında yer alan, asıl mesleği makina mühendisliği olup gazetecilik ve edebiyata gönül vermiş bir Rus. 1943'te evlendiği Valentina Serova'ya deliler gibi aşık, hem de onu bir tren istasyonunda ilk kez gördüğü günden itibaren. Serova o zamanlar Rus sinemasının yeni yeni parlayan yüzlerinden biri. Aşağıda yer verdiğim şiir, Simonov karısını geride bırakıp da cepheye gitmek zorunda kalınca, ona duyduğu özlemin ateşiyle yazılıyor ve ilginç ve beklenmedik bir şekilde yayılıyor. Simonov şiiri izne giden bir askerle karısına gönderiyor. Asker şiiri Simonov'un çalıştığı gazeteye götürüyor ve gazete de şiiri beğenerek yayımlıyor. Daha sonra ağızdan ağıza yayılarak değişik melodilere bürünüyor, hepsi hüzünlü pek çok şarkıya güfte oluyor. Şarkılar öyle popüler oluyor ki, Simonov mektubunun gidip gitmediğini bile bilmezken, bir gün cephede kendi şiirinin bestelenmiş halini bir askerin ağzından duyuyor.

Lemi Özgen’in K Dergisi’ndeki yazısı:

‘Simonov, yaşadığı süre boyunca sevmekten bir an bile vazgeçmediği Valentina Serova’yı ilk kez Moskova yakınlarında bir tren istasyonunda gördü. O zamanlar 21 yaşında ve Sovyet sinemasının oldukça ünlenmiş bir sanatçısı olan Serova, sarı saçlı, ince ve uzun boylu, güzel bir kadındı. O yaz günü Moskova yakınlarındaki Kolomenskoye istasyonunda tesadüfen Valentina’yı gören Simonov, genç kadına hemen o anda vurulduğunu hep anlattı.

Simonov’un anlattığına göre, ‘Bolahnin dantelleri ve Gorodets işlemeleriyle süslü gök mavisi bir elbise giymiş olan Valentina, uçuşanları saçları, yaramazca havalanan eteği ve boynundaki beyaz inci gerdanlığıyla’ çok güzel bir kadındı ve ona áşık olmamak imkansızdı. 1943’de evlendiler. Simonov, Valentina’ya ‘Senin yüzün benim kaderim’ diyordu ve bu kaderi severek yaşıyordu.

Sonra savaş yılları geldi. Simonov, cephelerde kanlı savaşların içinde Valentina’ya yazmayı hiç aksatmadı. Bekle Beni’den sonra Seninle ve Sensiz, Kızma Yazarsam adlı uzun şiirlerini hep bu dönemde ve tabii Valentina Serova için yazdı. Bunları gönderip gönderememek, Valentina’nın bunları okuyup okumaması değildi önemli olan. Önemli olan onun Valentina’ya olan aşkını her gün, her dakika, her sabah, her akşam fısıldayabilmesiydi. Gerisi önemsizdi ve Simonov daha sonra da söylediği gibi, bunu yapamazsa çıldıracağını biliyordu.

Savaş bitti. Simonov, Valentina’nın yanına döndü. Bazı şeylerin yolunda gitmediğini de işte ilk kez o günlerde anladı. Yaşam, insanlar, ilişkiler zaten değişmek zorundaydı ve savaş bu değişimi daha da hızlandırmıştı. Valentina, Sovyet sinemasının en ünlü yıldızlarından biriydi artık. Simonov ise sanki Stalingrad cephesinde yaşıyordu hálá. Uğruna ölümlere gidip geldiği, sadece ona kavuşmak umuduyla hayatta kalabildiği bu kadını artık pek tanıyamıyordu. O hálá ılık bir yaz gününde muzip bir rüzgarın eteklerini havalandırdığı, sarı saçlı bir kadın görmek istiyordu ama göremiyordu.

Nedir, aşkından ve sevgisinden de asla vazgeçmiyordu. Valentina’nın dedikodulara yol açan bir hayat sürmesi, ortalıkta bazı yakışıklı sinema aktörlerinin adının dolaşması da Valentina’ya olan aşkını zerre kadar azaltmıyordu ama bir insan olarak etkilenip günün birinde bu canı kadar sevdiği kadını incitebileceğinden de korkuyordu.

Belki de böyle bir şey yapmamak, Valentina’yı kırmamak için 1957’de hiçbir açıklama yapmadan onu terk etti. Simonov, bir zamanlar beklemesi için yalvardığı kadını karlı bir Moskova sabahı bırakıp gitti ve bir daha hiç geri dönmedi.

Yazmayı yoğunlaştırdı. Albayın Aşkı, Savaşsız Yirmi Gün, Günler ve Geceler, Savaş Günleri, İnsan Asker Doğmaz ve Silah Arkadaşları gibi kitapları yazdı. Sovyet Yazarlar Birliği Başkanı seçildi. Türkiye de dahil birçok ülkeye gitti.

Valentina Serova 1975 yılında öldü. Simonov cenazeye katılmadı. Ertesi sabah Serova’nın mezarının üzerinde bir saksı içinde mavi hareli, sarı yapraklı bir hercai menekşe çiçeği bulundu. Kırmızı saksıya küçük beyaz bir kağıt yapıştırılmıştı ve kağıtta işlek bir el yazısıyla ‘Zhdi Meny’ yani ‘Bekle beni’ yazıyordu. Bu çiçeği kimin bıraktığı ve küçük notu kimin yazdığı daha sonraki günlerde Simonov’a defalarca soruldu. Simonov her defasında acı bir gülümsemeyle yetindi ve cevap vermedi. Yıllar önce ‘Sağ kalışımın sırrını yalnız senle ben bileceğiz, bütün sır senin beklemeyi bilmende’ diye yazmıştı ve sevdiği kadın da onu beklemişti. Şimdi bekleme sırası ondaydı.

Konstantin Mikhailovich Simonov, 28 Ağustos 1979’a kadar bekledi.

Sonra kendisini bekleyen sevdiği kadının yanına gitti.

AŞK HÜZÜNDÜR DE AYNI ZAMANDA DEĞİL Mİ?

BEKLE BENi

Bekle beni, döneceğim ben.
Çok çok, bıkmadan bekle!
Sarı yağmurların
Hüznü basınca,
Kar kasıp kavururken,
Kızgın sıcaklarda - bekle.
Uzak yerlerden mektuplar kesilince
Bekle beni.
Birlikte bekleyenlerin beklemekten
Usandığına bakma, bekle.
Bekle beni, döneceğim.
Unutmak zamanı geldiğini

Ezbere bilenleri
Hayırla anma!
Varsın oğlum, anam
Hayatta olmadığıma inansın,
Dostlarım beklemekten usansın,
Ocak başında toplanıp
Acı şarapla
Yadetsinler beni.
Sen bekle. Onlarla birlikte
İçmekte acele etme.

Bekle beni; döneceğim,
Bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!
"Şansı varmış..." desinler,
Beklemedikleri için,
Beni bekleyerek
Düşman ateşinden nasıl
Koruduğunu anlayamazlar.
Sağ kalışımın sırrını yalnız
Senle ben bileceğiz-
Bütün sır -senin
Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)