28 Ocak 2013 Pazartesi

BumerangDeneyimGunleri 'nden Singer hediyelerim

Blogumu takip edenler bu ve buradaki yazılarımdan hatırlıyordur BumerangDeneyimGunleri 'nde Singer'le Kendi Modanı Yarat etkinliği'ne iştirak ettiğimi.Ve o yazılarda Singer'in katılımcılar için zarif bir hediye kutusu hazırladığını, merak edenler için işte Singer hediyelerim=






Bu dikiş setine bayıldım bayıldım, tam benlik, her an elimin altında..



Not defterini çantama attım, her an ulaşıp not alayım diye..



Ajandam kişiliğime uygun rengarenk


Singerrrrrrr bundan ben de yapmak istiyorum, yoluy yardım etttttt:)


Aaaaaa Singer'in Hav Temizleyicisi olduğunu bilmiyordum doğrusu..

Singer'cim sen de az değilmişsin, zamana neler sığdırmışsın, çok çalışmışsın çokkkkk, tebrikler ve her şey için bir kez daha kocaman teşekkürler...

Yazımı okuyan herkese kendi söküğünü dikemeyen terzi gibi olmayacağı günler diliyorum...




24 Ocak 2013 Perşembe

BumerangDeneyimGunleri 'nde Singer'leydik (II)

Dün yayınladığım buradaki yazıma kaldığım yerden devam ediyorum.


Singer Genel Müdürü Çiğdem Hanım Singer'in projelerinden bahsetti,bu esnada ben de bir süre önce yurt dışında dikiş kafelerinin açıldığını gördüğümü Singer'in de böyle bir çalışması olup olmadığını sordum.Zira yurt dışında büyüklerin yanı sıra çocuklar da çok ilgi gösteriyormuş dikiş kafelerine.Bu benim acayip hoşuma gitmişti ne kadar güzel bir hobi çocukların dikişle haşır neşir olması.Meğer Singer Gaziozmanpaşa' da çoktannnn böyle bir kafeyi hayata geçirmiş.Bu benim çok hoşuma gitti.Fırsat bulduğumda mutlaka gidip görmek isterim.

Singer Çiğdem Hanım'la çok güzel işlere imza atacak diye düşünüyorum, zira yeniliklere açık bir insan olduğunu söylüyor çalışanları.Sosyal Medya'da Singer'i göremediğimi sorduğumda elbette sosyal medyada biz de varız dedi Singer ama bence daha aktif olmalı.

İstanbul içinde Singer sık sık dikiş eğitimleri veriyormuş,lütfen bunu not ediniz.



Nasıl da iyi bir öğrenciyim eğitmenimi pür dikkat dinliyorum..

Benim dikiş maceram ortaokul dönemine rastlar babam beni okutmak istemeyince açlık grevi yapmıştım (aferin bana daha o yaşlarda istediğimi elde etme azmimden).İş böyle olunca bari Kız Meslek Lisesi'nde okusun dedi babam.Dikişi orada öğrendim.Vee en büyük tasarımımı daha o küçücük yaşta anneme bir döpiyes dikerek yaptım.Ama ütülerken eteğin A-pilesi yandı,nasıl ağladım nasıl ağladım,neyse kumaşın aynısını bulduk da ön parçayı yeniledim.Çok da güzel oldu.Derken kumaşı kapan konu komşu kapıya dayandı, yahu ben daha çocuğum delirdiniz mi? Beni dikişten soğuttular.

Taaaa BumerangDeneyimGunleri 'nde Singer'le biraraya gelene kadar..Singer dikiş makinesinin başına geçince bir çırpıda yastığımı dikiverdim.Ve çok da hoşuma gitti yine yeniden dikiş işi..Biz kadınlar ufak tefek dikiş işimizi kendimiz yapabilmeliyiz değil mi ama?

Biliyor musunuz bizim eskinin Singer'i bildiğiniz canavar olmuş.


İşte şu gördüğünüz nakışı aşağıdaki Singer Pfaff komutu verdiğiniz anda aslanlar gibi işliyor.Makinenin USB girişi var, bellekle istediğin modeli yüklüyorsun..Çeyiz hazırlayan okur gördün mü kolaylığı..



Veeee Singer'in ütü imdadına yetişen şahane makinesi..Ütüleyeceğiniz kıyafeti bu makineye asıp buhar tutuyorsunuz,sonuç çarçabuk cillop gibi ütülü kıyafetlere kavuşuyorsunuz..Singer çalışanları toplantıya girerken dahi üzerlerinde buruşan kıyafetlerini bu makine sayesinde ütülü hale getiriyormuş.




Markaların çağa ayak uydurmasıdır kalıcılığını sağlayan, Singer bu bağlamda profesyonellerin elinde gördüğüm kadarıyla...


Sevgili blogger arkadaşlarım ben sizi çok sevdim,iyi ki varsınız..

Bize harika bir gün yaşatan Bumerang.net ve Singer'e kocaman teşekkürlerimi gönderiyorum...


23 Ocak 2013 Çarşamba

BumerangDeneyimGunleri 'nde Singer'leydik (I)

Dün BumerangNet 'in davetlisi olarak BumerangDeneyimGunleri 'nde Singer'leydik.Sabah evden çıkarken yavaş yavaş hissetmeye başladığım migren atağını belki geçer düşüncesiyle hafife alarak düştüm İstanbul yoluna.Etkinlik saatine kadar Maltepe Park AVM'de gezindim.

Veeee tam saat 13:00'da Singer'deydim..Hemen bir kaç foto aldım..





Eğitmenimiz İlknur Eşiz idi.O kadar hoş ve zarif bir eğitmen ki İlknur Hanım ben çok sevdim kendisini..Dikişe tutkuyla bağlı, kendimi bir kaptırınca saati unutuyorum bir bakıyorum gecenin yarısı diyor.İşini sevdiği o kadar belli ki, herkesin yardımına koşuyor,her soruya cevap veriyor..




Bu güzel atıştırmalıklar için Singer'e çok teşekkür ediyorum..

Bu arada benim migren iyice canımı yakmaya başladı,artık daha fazla dayanamayarak Dikiş aldım,kısa bir süre sonra da mide bulantılarım arttı,bir kaç defa kendimi lavaboya zor attım.sonra biraz açık hava,biraz kafede oturma biraz kıvranma derken kendimi toparladım.Bumerang'tan Ahmet Bey sık sık arayarak halim nicedir sordu sağolsun..

Tekrar Singer etkinlik odasına girdiğimde blogger arkadaşlar çoktan tasarımlarını yarılamıştı.Ben de simli deri bir kumaşı gözüme kestirip esasında bir yer minderi dikmek istedim.Zira kışın yer minderine oturup kalorifer peteğine yaslanarak kitap,gazete,dergi okumayı çok seviyorum.Ama kumaşım çok büyük değildi,yastık olarak da kullanabileceğim bir minderim oldu minik de olsa.Ben çok beğendim.İşyerime dönünce yastığımı gören arkadaşım bayıldı,meğer sen ne yetenekliymişsin dedi,biraz abartsa da:) 

Evde eşim ve çocuklarım da çok beğendi yastığımı..Ben ise "SİNGERLE DİKTİM" deyip durdum.


İşte yastığım ve sevgili Singerin bizlere takdim ettiği sertifika ve zarif hediye kutusu,her biri için çok çok teşekkür ediyorum Singercim, Bumerang'ım..

Uzun bir yazı oldu devamı gelecek..


Orkide Hareketi/ ORGANİK KOZMETİĞİN ACİLİYETİ

Bir süredir kozmetik ürünlere karşı yanlı bakar oldum..Bileşiminde envay çeşit kimyasal barındıran ürünleri kullanmak bana hiç de akıllıca gelmiyor.Ben yaşamayı seviyorum,ve bunun kaliteli olması için doğru bildiğim yanlışlardan şaşmaya çalışıyorum.

Elbette yazılı ve görsel basını bu bağlamda da takip ediyorum.Orkide Hareketi de son zamanlarda dikkatimi çeken bir çıkış noktasında..


Derya Baykal ve Suna Dumankaya Orkide Hareketi'nin en önemli destekleyicileridirler.
Orkide Hareketi %100 Türk sermayesi ile kurulmuş özel bir kuruluştur.Orkide Hareketi 18 Yaşını doldurmuş, etik değerlere sahip çıkan, çalışmak ve kazanmak isteyen her Türk vatandaşına açık bir iş kapısıdır.Orkide Hareketinin amacı insanların refahını ve mutluluğunu arttırmak için üretimi ve geliri arttırıcı faaliyetlerde bulunmaktır.
Sağlık ve güzelliği bir arada yaşamanızı sağlayan Orkide Hareketi hakkında bilmek istedikleriniz, merak ettikleriniz ve bir çok ayrıntıyı http://www.orkidehareketi.com/blog/ adresinden öğrenebilirsiniz.
Türkiye’de sadece Orkide Hareketi‘nde satışı bulunan Türk ürünleri tamamen organik bitkisel ürünler ile sağlığınızı güzelliğinizle birlikte koruyan kozmetik markasıdır.
Daha önce hiç tamamen doğal ve organik kozmetik ürünü kullanmadıysanız Natura Siberica'yı bir köşeye not ediniz.
Veeee çalışan çalışmayan, okuyan okumayan, memur, işçi, köylü, esnaf, ev kadını, öğrenci, öğretmen, kısacası her kesimden herkes tarafından günde sadece birkaç saat ayrılarak yapılacak bir ek gelir imkanı sunan Orkide Hareketi ile hayaller gerçeğe dönüşüyor. 
Harekete dair aşağıdaki linkleri mutlaka inceleyiniz.
http://www.orkidehareketi.net
http://twitter.com/Orkide_Hareketi
https://www.facebook.com/OrkideHareketiTurkiye








21 Ocak 2013 Pazartesi

Bize bi kulak lazım!

Gözlemliyorum da bizleri genel olarak ne karşı taraf bizi dinliyor, ne de biz karşı tarafı dinliyoruz.

Milletçe o kadar doluyuz ki..

Eee tabii çoğumuzun yolu psikologdan da geçmiyor, hem zaten psikiloga da bir psikolog lazım ki onu da bir dinleyen olsun..

Bakın ben ne diyorum..

Tüm ülke çapında dinleme noktaları oluşturulsun, milletçe şööööööyle bir içimizi dökelim..Bakalım bu bizden ne götürür ne getirir..Getirisini terazinin bir kefesine götürüsünü diğer kefesine koyalım bakalım ağırlık ne yönedir?

İçe atmaktan hasta olduk yahu!

Dinleyin bizi artık ama gayrimeşru değil meşru olanından!

Haydi biri bizi dinlesin!

Katılanları buraya alalım:)




17 Ocak 2013 Perşembe

Âlâ ♥ Blog Yazarları


Âlâ Dergi her ay bir blog yazarına pırıl pırıl karşılıklı iki tam sayfa ayırıyor! 

Benim blogum da Âlâ' da yer alsın dersen buraya alayım seni..

16 Ocak 2013 Çarşamba

Dishe Topuklar'dan hediyemiz var!

Şimdi biz sevgili ile düşündük taşındıkkkk ve benim sevgili yüksek topuklu giyinip de topukları taşın toprağın arasında heba olan iki okuruma o caaaaanımmmmm ayakkabısının topuğunu korusun diye 1 çift Dishe Topuk Koruyucu verelim dedik..Ben 1 çift deyince her ayakkabı için 1 tane olacak şekilde anlamıştım ama sen bir pakette 1 çift uzun bir çift de kısa olmak üzere toplam 2 çift Dishe  Topuk Koruyucu anla emi okurcum:)


Katılım için fazla uğraştırmayacağım seni..

Dishe Topukların buradaki twitter hesabını takibe alıp bir de blogumdaki bu kampanyanın duyurusunu sosyal medya hesaplarından (blog,face,twitter) herhangi birinden duyurursun, istersen http://dishetopuklaronline.com 'dan beğendiğin bir ürünü de paylaşırsın, istersen paşa gönlün bilir paylaşmazsın..Sonra paylaşım linklerini bu yazının altına yorum olarak yazarsın kâfi..


Hediyemiz 2 kişiye http://satinal.dishetopuklaronline.com/?kid=1 bu sayfadaki sade ürünlerden bir pakette aynı renk iki çift Dishe Topuk Koruyucu olacak, renk seçimi sana kalmış, seç beğen ama illaki kazanan sen ol..

Son katılım tarihi 1 Şubat 2013 saat:21:00

Şansınız bol olsun..




15 Ocak 2013 Salı

Marka Hikayeleri (2)=Kathre Cam Tasarım ve Berna Terziahmetoğlu

Sevgili okur, uzun bir süre ilgilenemeyip ara verdiğim Marka Hikayeleri yazı dizisine bugün itibariyle kaldığımız yerden devam ediyorum..

Hani Marka Hikayelerine başlarken buradaki  yazımda yazmıştım ya pek çok marka hikayesi okuduğumu..O zamandan bu zamana elbette devam ettim okumaya..

Kimi zaman hikayeleri Sabah Gazetesi Yazarı Şelale Kadak'tan, kimi zaman MarketingTürkiye.com'un kurucusu Günseli Özen Ocakoğlu'ndan (ki kendisiyle tanışmak için can atıyorum) kimi zaman da Hürriyet Gazetesi Yazarı Vahap Munyar'dan okudum ve daha hatırlamadıklarım..Ne hikayeler var meraklısı bilir..

@BernaKathre ile twitterdan tanışmaktayız..Benim için markası mütevaziliğinin önüne geçmiş kişilerden ziyade  Kathre markası tasarımcısı Berna Terziahmetoğlu gibi, Beril Öke Gülen gibi -ki buradaki yazımda kendisinden bahsetmiştim- ve sonra  Silk & Cashmire'in yaratıcısı ve yazar en girişimci kadın Ayşen Zamanpur gibi marka kurucuları önde gelir. Sizleri ve sizin gibi başarıya imza atmış tüm kadınları çok seviyorum.Girişimleriniz daim olsun:)

Ve şimdi tasarımları kadar koleksiyon isimleri de daha ötesi marka isminin hikayesi de beni etki altında bırakan Kathre'nin hikayesini sunarım=



Marka : Kathre Cam Tasarım   

Tasarımcı : Berna Terziahmetoğlu


Website : www.kathre.com   
    
Kullanılan teknik : Alev sanatı ile cam takı ve dekoratif objeler İtalyan cam çubuklar şalumo adı verilen masaüstü ocaklarda , propan ve oksijen gazının bileşiminden oluşan yüksek ısıdaki alevde eritilerek özel tekniklerle şekil verilir...takı ve objeler meydana gelir. Özel fırınlarda tavlanarak kontrollü soğuma sağlanır.

Tasarımcı  : Berna Terziahmetoğlu 10 senelik kurumsal yaşamı 2008’de geride bırakarak, Kathre Cam Tasarımı 2010 da kurdu. Verdiği radikal karara “insan sevdiği işi yapmalı” inancı etkili oldu. Türk cam sanatını aksesuara ve objelere yansıtarak bir Türk markası oluşturmak ve kültürel değerleri modernize ederek kaliteli ve sıradışı el yapımı tasarımları tüketiciye ulaştırmak ve “arzu nesnesi” yaratmak vizyonuyla hayata geçirdiği marka Kathre adını ,Elif Şafak'ın Pinhan isimli kitabında geçen “Katre” kelimesinden aldı. Eski Türkçe’de “su damlası” anlamına gelen Katre, camın da alevde damla damla formları oluşturması ile örtüştüğü için markanın ismi olmuştur.




Kathre & Bilkent Kültür Girişimi işbirliği ile müze mağazacılığı da yapmaktadır. Diğer bir satış noktası da Teşvikiye Argento Silver’dır. Tasarımlara ayrıca önemli e-ticaret sitelerinden Gimora ve Lidyana’dan da ulaşaılabilir. Yurtdışında ayrıca, Fransa’da Artequite ve Japonya’da www.m-istanbul.com olmak üzere ihracat da yapmaktadır.




KathreHome serisi olarak dekoratif objeler, çay ve kahve kaşıkları ve duvar kolyeleri de çalışmaktadır.

Tasarımcının ayrıca kişiye özel workshopları da mevcut. Ayrıca önemli fırsat siteleriyle işbirliği yaparak (Grupanya, Momento) “Alev Sanatı” workshopları düzenleyip  meraklısına “deneyim” ler de yaşatmaktadır.




Tasarımcı Kathre markası altında şu ana kadar 4 koleksiyon hazırladı. Koleksiyonların isimleri sırasıyla Başlangıç, Osmanlı, Masal ve Yaşam Dansı’dır. Berna Terziahmetoğlu bugünlerde 5. Koleksiyonu olan “Cennet Bahçesi” üzerinde çalışmaktadır.

Ben tasarımlara bayıldım siz ne dersiniz?


Eğitim :

-İSTEK Vakfı Kaşgarlı Mahmut Özel Deneme Lisesi

-Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği

-Marmara Üniversites, MBA

-Kurshuni Glass Art Studio - 2005

-Michaela Möller – Beykoz Cam Ocağı Vakfı - 2006

-Julie Anne Denton – Beykoz Cam Ocağı Vakfı – 2008

-Lucio Bubacco – İtalya Murano - 2010

MİSYON : Türk cam sanatını aksesuara ve objelere yansıtarak bir Türk markası oluşturmak ve kültürel değerleri modernize ederek kaliteli ve sıradışı el yapımı tasarımları tüketiciye ulaştırmak.

VİZYON : Cam sanatını çağdaş formlarla yorumlamak ve el yapımı tasarımları “arzu nesnesi” haline getirmek.

Satış noktaları :
Topkapı Sarayı Müze Mağazası – Ayasofya Müze Magazası
Teşvikiye – Argento Silver
Artequite – Paris

Basında yer alan haberler :




-Home Art – Ekim 2008

-Home Art – Aralık 2008

-Marie Clarie Maison – Mayıs 2009

-Evim – Ağustos 2009

-Elle – Eylül 2009

-Maison Francaise – Eylül 2009

-Maison Francaise – Aralık 2009

-Kiler magazin – Ekim 2010

-Habertürk Akıllı alışveriş – Haziran 2010

-Star Gazetesi Cumartesi eki -  Ekim 2010

-Elle – Mayıs 2011

-PSM  Ekonomi Dergisi – Kasım 2011

-Esquire – Temmuz 2012

10 Ocak 2013 Perşembe

Dünden Bugüne Yolculuk



Neneler, dedeler anlatırdı günler süren şehirlerarası yolculukları. Bazısı at eşek sırtında, bazısı yürüyerek. Gündüzleri saatlerce yürür, geceleri çadırda tulumda uyurlarmış. Sonra kamyonlar  çıkmış da arkasına yığılarak rahat olmasa da daha hızlı gitmişler gidecekleri yere.

Sonra anne babalarımız anlatırdı tıklım tıkış trenlerde, bitmek bilmeyen seyahatleri. Her durakta duran, eşyaların koridora yığılı olduğu, hırlının hırsızın belli olmadığı trenler.

Ardından sıra bize geldi. Daha şanslıydık tabii, saatler boyunca bir koltukta hareketsiz yolculuk yapmak rahat olmasa da bir günde gidebiliyorduk gideceğimiz yere. Arada çay vb. ikram da oluyordu hem. Sonunda belimiz ağrıyordu, biraz sersemliyorduk o kadar.

Artık bunların hepsinin mazide kaldığı bir dönemdeyiz. Gelişen teknoloji, düzelen imkanlar sayesinde günümüzde hemen herkes uçakla seyahat etme imkanına sahip. Özellikle son on yılda firmalar arasında artan rekabet insanların çok ucuza bilet bulmasına şans tanıdı. Uçakla seyahat  etmeyi aklından bile geçirmemiş insanlar havaalanlarından gelip geçtiler. Peki en ucuz uçak biletleri nasıl bulunur? Bu sorunun cevabı birkaç püf noktasında  yatıyor.

Uygun fiyatlı uçak bileti almak istiyorsanız izlemeniz gereken ilk yol erken rezervasyon sistemidir. Erken rezervasyonla bir bileti normal fiyatından daha ucuza alabilirsiniz. Bilet alma işlemini ne kadar geciktirirseniz bilet o denli pahalı olacaktır. Bunun sebebini merak ediyorsanız, uçaktaki koltuklar satıldıkça, yani uçakta daha az boş koltuk kaldığı zaman bilet fiyatları arz – talep dengesi dolayısıyla artacaktır. Aradaki farkı vurgulamak gerekirse, son haftasında alınan bir bilet erken rezervasyonla alınan biletten beş altı misli daha pahalı olabilir. Velhasılıkelam seyahat tarihinizi erkenden netleştirmek ve uçak biletinizi erkenden almak size ciddi anlamda bir tasarruf sağlayabilir.


Bilet alırken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta interneti etkin bir şekilde kullanmaktır. İnternet aracılığıyla farklı firmaların biletlerini kolaylıkla bulabilir, fiyat ve kalite kıyaslaması yapabilirsiniz. Ayrıca söz konusu uçak bileti olduğunda anlık fiyat değişimleri görülebilir. Bu sayede ilk sorduğunuzda söz gelimi seksen lira olan bir biletin satın almaya gittiğinizde daha pahalı olması gibi bir sürprizle karşılaşmazsınız. Tüm bunlara ek olarak, işin ekonomik boyutuna gelirsek internet üzerinden bilet almak normal şubelerden daha ekonomiktir. Bunun sebebiyse sanal şubelerin kira masrafı olmaması, daha az personel masrafı olması vb.dir. Bu masrafların daha düşük olması sanal şubelerin aldığı komisyonun da daha düşük olmasını, yani daha ucuza bilet satmasını mümkün kılar. Bu da doğal olarak yolcuların işine, cebine yarar.

Cebinizden çok daha az para çıkmasını sağlayacak bir diğer husus da uçak bileti kampanyalarıdır. Hava yolu şirketleri müşteri çekme amacıyla hemen her dönem çeşitli kampanyalar düzenler. Örneğin geçtiğimiz iki ay Sun Express promosyonlarıyla yolcular biletlerini yüzde 40 ve yüzde 50 indirimli alma şansını yakaladılar. Buna benzer birçok kampanya hava yolu şirketleri tarafından düzenlenmektedir. Bu kampanyaları takip etmek için firmaların e-bültenlerine abone olabilir veya bu kampanyaları derleyen blogları, web sitelerini takip edebilirsiniz. Böyle kampanyalarla uçak biletleri otobüs biletlerinden daha ucuza gelebilir.

Siz de hala uçak seyahatiyle tanışmadıysanız bu noktalara dikkat ederek çok ucuza bilet bulmak mümkündür. Uçak seyahatiyle gideceğiniz yere yaklaşık on kat daha hızlı ulaşır, daha rahat, daha güvenli bir seyahat gerçekleştirirsiniz. Bu sayede artan vaktinizi de dilediğinizce değerlendirebilirsiniz. Hatta belki erkenden büyüklerinizin yanına gider, yüzünüzde bir tebessümle yollarda geçen o eski zahmetli anıları dinlersiniz.
        

     


8 Ocak 2013 Salı

Yüzümdeki mor, kombinime kocamın katkısı!

Yok yok sayın okur korkma; yüzüne mor kombin detayı katan benim kocam değil:) 

Ben bir Karadeniz insanıyım, çocukluğumda, gençliğimde, hatta ileriki yaşlarımda bulunduğum yöre erkeğinin kadına şiddet uyguladığının bir çok canlı örneğini gördüm.

Ve TV ekranlarında envay çeşit şiddet uygulanan kadın görüntüleri.

Ama beni düşündüren esas konu kadın bir güzel dayağı yiyor, akabi kocamdır döver de sever de diyebiliyor..

Be kadın seven niye dövsün? 

Kimisi de neredeyse "Yüzümdeki mor, kombinime kocamın katkısı!" diyecek safhada..

Yapma kadınım, sen böyle yaptıkça daha çok eziliyorsun..

Dayağı bir lütuf olarak görme..

Haaa gidecek yerin yoktur diye çekiyorsundur belki, şimdi şiddet gören kadına devlet desteği de var..Gerçi bugün koruma altındaki kadının canı da alınabiliyor kocası tarafından o ayrı..

Benim de iki oğlum var, her ne olursa olsun asla eşlerine şiddet uygulamalarını istemem, onlara verdiğim eğitim de bu yöndedir.

Eğer erkekleri yetiştirenler bizlersek üzerimize düşeni yapalım, onlar kıymet bilir olsunlar..

Ve her ne olursa olsun KADIN ŞİDDET GÖRMESİN!




1 Ocak 2013 Salı

2013'ü sevemedim desem/Romanıma bir kaç destek:)

Daha ilk günü ama bana sevemeyeceğim gibi geldi..

Bakalım ilerleyen günlerde ne olur?

2012 ise benim için harika sayılabilecek bir yıldı, onu çok özleyeceğim..Ne de olsa ciddi bir problem yaşatmadı bana..Elveda canım 2012...

Neyse işin başı sağlık diyeyim ve tembelliğimden kaç yıldır başlayamadığım romanım için bir kaç destek cümlesi rica edeyim sizden..Hadi ama kırmayın beni:)

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)