27 Nisan 2011 Çarşamba

Büyük ego büyük kanser/Oray Eğin/Arman Kırım

Arman Kırım'ın vefat ettiğini öğrenince bugün vefat sebebini öğrenmek için googlelarken aşağıdaki yazıyı gördüm hoşuma gitti, paylaşmak istedim..Bu arada bilmeyenler olabilir,Prof. Dr. Arman Kırım (d. 1954 Söke), İşletme İktisadı profesörü, iş kitapları yazarı, 'business' ve 'gastronomi' konularında gazete yazarı ve yemek kitapları yazarıdır.Ben de kendisini köşe yazılarından takip ederdim.Entellektüel bir gastronom idi o benim için..Hatta arşivimde gazeteden onun verdiği bir kaç tarif de durur, kesip saklamışım.Allah rahmet eylesin..

Yazı Oray Eğin' in Akşam Gazetesi' ndeki buradaki yazısından alıntı..(Oray Eğin'in gazete köşesindeki fotosu da çok itici belirtmeden geçemeyeceğim)

Büyük ego büyük kanser/Oray Eğin


Geçen yazın hemen başlarında bir arkadaşım telefon açıp Arman Kırım'ı tanıyıp tanımadığımı sordu. 'Hiç tanışmadık' dedim. 

O günlerde Kırım'ın Hürriyet'teki yazılarının kesilip, yerine bir ev kadınının konmasını eleştiren bir yazı yazmıştım. Bu sadece bir bayrak değişimi değildi, simgeseldi benim için. Kırım, o köşede Türk mutfağını evrensel ölçütlerde modernize edebilecek bir arayışı sürdürüyordu yıllardır, ben de ilgiyle takip ediyordum.
Arkadaşım bizi tanıştırmak, bir araya getirmek istiyormuş. 'Arman Hoca'yı bir de mutfakta görmen gerek, nasıl çalıştığını, nasıl hazırlandığını izlemelisin' dedi. Bu teklifin üzerine atladım.
Bir cumartesi akşamı Arman Kırım'ın evine gittik.
İlk izlenimlerim: Her şeyden haberdar bir adam. Ama daha önemlisi büyük, hatta dev bir ego. Benzerine çok az insanda rastladığım türden.
Kendi evinde hazırladığı yemeğin Michelin iki yıldızlı restoran seviyesinde olduğunu söyleyecek kadar iddialı. O akşam için yedi maddeli bir mönü hazırlamıştı. Michelin kriterleri arasında sadece yemeğin lezzeti değil, tutarlılık, servis, sunum da önemli. Bu açıdan sınavı geçiyor. Evde öyle bir sistem oturtmuş ki sekiz kişinin yemeği aynı anda masaya geliyor.
O gün bir 'kırık puan' aldı, mönüleri karta basıp masaya yerleştirememişti! Ama sonradan hepimize e-mail'le yolladı. 
Seyahatlerden, iş dünyasından, paradan ama en çok da yemekten söz ettik o gece. Her sözünde, her konuşma sırası ona geldiğinde o müthiş ego baskındı. Hiç gizlenme gereği duymuyordu. Ama bu içi boş bir ego patlaması, kendini beğenmişlik de değildi. Hatta bu kadar kuvvetli bir karakter olmayı, ortamı domine etmeyi hak ediyordu da. 
Yemek sofrasında sağlık meselesini açmak istedim. Açıkçası, iyi görünmüyordu. Sormak istedim, ama çekindim. O egonun hastalığı görmezden geldiğini, kendisine yakıştırmayacağını düşünüp konuyu deşmedim.
Tekrar görüşmek, tekrar buluşmak için ayrıldık. Arman Hoca yemek boyunca, yemeğin ardından veda ederken de sık sık 'İstediğin zaman ara, 'Ben geliyorum' de, biz buradayız' diyordu. Bir daha buluşamadık; belki bundan sonra görüşürüz. 
Pazar günü Ayşe Arman'ı bir kez daha takdir ettim. 'O büyük ego'yla geniz kanserine yakalanmasını konuşmuş. Bir sene önce söyleşi yapmak istemiş aslında, daha telefonda hiç tereddüt etmeden reddetmiş. 'Ben bu hastalığı yeneceğim' demiş. Demek ki ben de konuyu açmamakla iyi etmişim, diye düşündüm.
Bir sene sonra Arman Hoca hastalığı hakkında konuşmaya daha hazırlıklı. Mücadelede de ısrarlı. Ayşe Arman'a 'Şalteri nasıl kapayabilirim, büyütmem gereken bir kızım var' diyor, '57 yaşımı doldurmak üzereyim. Dolu dolu bir hayat yaşadım. Artık ne yapsam bana katkısı marjinal. Sence kime kızayım: Bana bu kadar şanslı bir hayat yaşatan Allah'a mı? 'Yahu bunları benden neden geri alıyorsun' mu diyeyim?' 
Ama bir yandan da ölüme meydan okumaya devam ediyor: 'İnsan ölüm gerçeğiyle yüz yüze gelene kadar, kendini 'ölümsüz' hissediyor. Ağzından 'ölümlüyüz' lafı çıksa bile içindeki his bu. Ne zaman ölüm hayatın bir parçası oluyor, o zaman her kişide tepkiler değişiyor. (...) Yenilikçi insanlar meydan okur. Statükoyu kabul etmezler. Ben de hayatım boyunca yenilikçi ve antistatükocu oldum. Kafama yatmayan her şeyi sorguladım.'
Pazar günü Arman Kırım'ın anlattıklarını okuduğumda birkaç sene önce yine kanserin alıp götürdüğü bir başka ego'yu hatırladım.
Ufuk Güldemir, kanser teşhisi konduğunda 'Yaşamayı düşünüyorum' diye meydan okumuştu. Ne garip, o da hayatı boyunca meydan okumuş, yenilik yapmış, statükoya savaş açmış bir devrimciydi.
O da tıpkı Arman Kırım gibi 'büyük ego' olmaya hak kazanmış sayılı insandan biriydi.
Böyle acımasız bir denklem var ne yazık ki. Bu hastalık yolunu bir şekilde buluyor, bu insanları vuruyor.
Ama bu ortak motifin ortak bir alın yazısı olduğuna da inanmıyorum. Arman Kırım, hayatını şirketlere strateji kurarak kazanmış biri. Ben buradan bir çıkış yolu bulacağına inanıyorum. Maalesef Oray Eğin, maalesef bir çıkış yolu bulamadı..


Ayşe Arman' ın Arman Kırım' la bu röportajını da mutlaka okumanızı öneririm,alınacak dersler çok..

5 yorum:

  1. inanamadım yaaa daha dün kitabını aldım 'bulut gelir sökeye,çek eşeği köşeye.'diye...heyy allahımmm??

    YanıtlaSil
  2. Reyhancım yaznı baştan son kadar nefes almadan okudum.Çok etkilendim.Açıkcası Arman Kırımı duymamıştım.Ama çok etkilendim.Allah rahmet eylesin.Genç yaşta büyük bir değer gitmiş.Doyamadan,yapacakları daha çok şey varmış belliki.Ne denilebilirki.Allahın takdiri.Ölümde bir gerçek.Ama zamanını bilen yok.Allah hepimize güzel bir yaşam versin inşallah.İnşallah sağlıklı ve uzun bir ömür....Canım arkadaşım,dostum sana sevgilerimi bırakıyorum.

    YanıtlaSil

  3. fashiONözge,evet inanmak zor,kitabı okuyunca de emi güzel mi diye?

    ZUHAL,amin canım,sağolasın,ne güzel yazmışsın,sevgiler,öptüm çokca..

    YanıtlaSil
  4. Roportaji okumustum ama Arman Kirimin oldugunu duymamistim simdi cok uzuldum . Allah rahnmet eylesin.

    YanıtlaSil

  5. Kiraz Çekirdeği,sağolasın..

    YanıtlaSil

☼ Reyhan'a Yorum Bildir ☼

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)