Jean-Christophe Grange'in Kaiken'ini okurken savruladurdum=
"Yıllar boyunca Tokyo-Yokohama arasında o kadar çok seyahat etmişti ki, bu güzergâhın sonsuza dek yüreğine kazındığını düşünüyordu.Kromozomlar yerine, her istasyonun adıyla çocuklarına kalıt olarak geçen genetik bir iz." diyor Naoko..
"bir güzergâhın sonsuza dek yüreğine kazınması ve bunun genetik kodla çocuklarına geçmesi" vay vay vayyy, bu sözlere gel de ruhunu teslim etme.Bazen bir kitaptaki, bir dergideki, bir gazete köşesindeki bir yazarın bir sözü öylesine vurur ki insanı, iliklerine işler adeta..Böylesi yazarları seviyorum.
Ve Naoko ödevlerini yaparken annesinin zoru veyahut etkisiyle Mirebeau Köprüsü şiirini dinler ki şiir de şiirmiş ama, şairi Guillaume APOLLINAIRE 'i gözüm bir yerden ısırıyor ama..
MİRABEAU KÖPRÜSÜ
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından
Ve şu bizim aşkımız
Olur mu durasın şimdi anımsamadan
Sevincin geldiğini ancak acının ardından
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Yüz yüze duralım böyle elin elimde kalsın
Ve aksın dursun
Sonsuz bakışlar dalgalar yorgun argın
Köprüsü altından kollarımızın
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Aşklar akıp gidiyor şu akarsu gibi
Akıp gidiyor aşklar
Hayat öyle durgun öyle yavaş ki
Ve umut nasıl zorlu nasıl depdeli
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Günler geçiyor günler haftalar yaman
Ve dönmüyor geri
Ne çıkıp giden aşklar ne geçen zaman
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından
Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Guillaume APOLLINAIRE
Çeviri:
Cemal SÜREYA (Aslanım be ya)
Şiir buradan alıntıdır.
Sonra Jean-Luc Godard'ın Nefret'ine 20 kez katlanmak zorunda kalmış Naoko.Bu arada filmle ilgili araştırmaya yönlenmişken bakınız ne buldum=
Pierrot le Fou (1965) filminden bir replik= ‘Sinema filmi bir savaş alanı gibidir – aşk, nefret, aksiyon, şiddet ve ölüm. Tek kelimeyle heyecan’.
Nefret filmi bu muhteşem evde çekilmiş.Fotoğraf buradan alıntıdır.
Ev için Ekşi Sözlük 'de bakınız ne diyor=
"20. yy mimarlik tarihinin ikonlarindan, napoli aciklarindaki capri adasinda bir kayanin tepesinde bulunan ev. ev hernekadar mimar adalberto libera'nin ismini tasisa da evsahibi toscana'li yazar curzio malaparte tarafindan dizayn edilip 1938 - 1942 yillari arasinda insa ettirilmistir. libera sadece yazarin kendi dizayninin uygulanmasini saglamistir. evin bir heykel estetigi ile bulundugu ortama oldukca yabanci formu ve kirmizi rengi, uc cephesinden akdeniz'e bakisi ve tek yayvan bir merdivenden olusan ve dami ile birlesen cephesi ile cogu zaman "dunyanin en guzel evi" olarak anilmistir. yazarin evi icin soyledigi "casa come me" (benim gibi ev) cumlesi daha sonralari evin takma ismi haline gelmistir. jean-luc godard'in 1963 yilinda yonettigi ilk renkli filmi le mepris bu evde ve bulundugu kayalikta cekilmistir."
"Nefret, bir filmin yapım öyküsü ile bir evliliğin portresini bir araya getiriyor."
Derken Mehmet Güreli'nin Jean-Luc Godard üzerine buradaki nefis yazısını buldum.Diyor ki Güreli=
"Öğretmişlerdi bana her kitaba eşlik edecek özel müzikler olabileceğini." Ve Martial Solal'a yönlendiriyor beni. Ha ha ha bugün de beni yönlendiren yönlendirene, çıkış noktamı bulamıyorum neredeyse, sahi nereden geldiydim ki ben buraya:)?
Kitapta çatırdayan evlilik için diyor ki=
"Onları aydınlatan ışık sönmüştü.Bronzlaşmanın ağır ağır azalması gibi aşkları da, kimse ne olduğunu anlayamadan yavaş yavaş yok olmuştu." Herkes bu bağlamda tartsın evliliğini, durum nedir diye:)
Bu yazı burada biter sanıyorsan yanılıyorsun sayın okur:)
Oyy, baya ucmussun sen kitaptan :-) ama guzel yerlere ucmussun :-)
YanıtlaSilEv de evmis yalnız :-)
Aynen:) Güzel dimi? Ben de bayıldım.
SilAlıntılar çok güzel.
YanıtlaSilAma o ev beni benden aldı.
Benzer bir ev Kıbrısta da var. Denizin dibine yapılmış böyle aynen. Bir silah kaçakcısına aitmiş. Denizden silah ve mühimmat taşımak kolay olsun diye.
Oooo beğenmene sevindim üstad.Ev olay..Hımmm bu tür işler için de kullanıyorlarsa eve yazık.
SilEn beğendiğim kitaplardan biriydi. Okurken bende aynen sizin gibi savrulmuştum.Sevgiler
YanıtlaSilKimbilir daha kaç kişi savrulmuştur.Sevgiler..
SilHi! I hope you will fine.
YanıtlaSilSo I came back.
Saludos desde Costa Rica
Hi! Hoşgeldin bacım.
Silreyyane coşmuş!
YanıtlaSililk defa bir kitaptan bu şekilde bahsediyorsun.
tek başına tur yapmışsın ktaba valla bravo! ;)
Kırk yılda bir:) Çok teşekkür ederim onure oldum
Silİşte böyle kitapları seviyorum. Ne güzel anlatmışsın cano mutlaka okuyacaklarım arasına yazıyorum.
YanıtlaSilBen de canım.Beğenmene sevindim canım.
Silİnsanı başka rüzgarlara savuran kitaplara bayılırım. Ev ise harikulade bir yere inşa edilmiş. Kalemine sağlık.
YanıtlaSilayy baksana kaiken okudum daaa sona sen benim sevdiğim sulara geçmişsin. fransız sineması edebiyatııı :) bek ben hep böle araştırıyom işteee ordan orayaa :)
YanıtlaSilHa ha ha pek tatlısın
SilO kadar güzel ve etkileyici bir yazı yazmışsın ki, rafta durduğu halde hala okumaya fırsatım bulamadığım kitaba hemen bu gece başlıyorum. Ev desen tam benlik. Uzun zaman kafa dinleyip sakinliğin ve kuşlarla denizin söylediği şarkıları dinleyerek ruhuma terapi yapacağım ve kapkara bir karanlığa gömülmüş evliliğimin ışığını hangi sene ve hangi nedenlerle kaybettiğimi düşüneceğim harika bir yer.
YanıtlaSilÇok çok teşekkür ederim, mutlu ettiniz beni.Işıklar dolsun hayatına.
SilKitabı merak ettim. Ev de harika, kısa da olsa orada yaşamak isterdim.
YanıtlaSilİsteğimiz hep bu:)
Silçok etkilenmişsin ben de merak ettim şimdi :)
YanıtlaSilBitirdim güzel bir kitaptı canım
Sil