9 Eylül 2012 Pazar

Bunun doğum günü var,evlilik yıldönümü var, var da var,en iyisi ben evlenmeyeyim anne!!

Bugün 7.5 yaşındaki sevgilim Mete'mle komşumuzun sünnet düğününe gittik.Giderken yolda bana dedi ki=

-"Bunun doğum günü var,evlilik yıldönümü var, var da var,en iyisi ben evlenmeyeyim anne!!"

-Neden oğlum? dedim.

-Ben unuturum bu günlerin tarihini sonra evlendiğim kız da bana küser, al başına sıkıntı..

-Yazarsın evladım bir yere..

-Yok ben yazdığım yeri de unuturum çünkü işe dalarım, yoğun olurum.Ama bak şu olabilir evleneceğim kıza söylerim sen özel günleri bana hatırlat diye, o zaman çözülür bu sorun.

-Ama kadınlar bu günleri hatırlatmayı değil, bugünlerde hatırlanmayı sever.

-Peki ben evlendiğim gün ona bi dünya hediye alsam, çiçekti,yüzüktü falan hepsini bir anda versem çözsem bu işi, yemeğe de götürürüm hem..

-Artık bi şekilde çözeceksin evlat sen bu işi ama öyle toptan da olacak iş değil bu..

-Offf anne offff..

Seviyorum bu çocuğu böyle bir evlat yetiştirdiğim için de kendimle gurur duyuyorum..Çocuğum aman ne hediyesi be, başka işim mi yok da diyebilirdi..Kızlar oğlumu bir yere not alın benden söylemesi:) 


7 Eylül 2012 Cuma

Aradığını kadınlarda bulamazsın evladımmmm!

Masal bu ya..".ben anlatanların yalancısıyım klişesinin arkasına sığınaraktan" başlıyorum=

Bir varmış bir yokmuş..Vaktin birinde çok zengin bir aile varmış.Evin beyi çalışır, hanımı da eve fakir kızları toplar onlara yedirirmiş beyin çalıştıklarını.Kızlar da çok severmiş evin hanımını, bir dediğini iki etmemeye çalışırlarmış.Hanım okumaya, ilim irfan öğrenmeye çok önem verirmiş.Kızlarla birlikte sürekli ilim meclislerinde konu komşuyu da toplar okurlar, kıssalar anlatırlar hoş vakit geçirirlermiş.

Günlerden bir gün kızlardan biri hanımın oğluna gönül verince bozulmaya başlamış işler..Bu kız hanımın gözüne girmek için kırk takla atarmış her gün.Ve sonunda muradına ermiş,hanım onu yanından ayırmamaya başlamış.Adı Ayşen olan bu kız diğerlerinden daha farklıymış, fesatmış en evvel..Diğer kızları evin oğlundan uzak tutmak için akla karayı seçermiş.Zamanla da hanımı kendi elleriyle yedirmeye başlamış.Diğer kızlara biraz kötü davranmaya başlamış hanım, kızlar ise her şeyi biliyormuş, onun hanımı nasıl etkilediğinin farkındaymış, kız güzel de değilmiş.Üstelik evin oğluyla uyum sağlayacak da hiç değilmiş.Ama hanımın gözleri kör olmuş.Bir gün kızlardan birine "Oğlum bu gece bana Ayşen'le evlenmek istediğini söyledi" demiş, çok sevinçliymiş bunu söylerken, kızın dilinin ucuna gelmiş ama diyememiş "onu oğlunuza alırsanız büyük hata yaparsınız" diye, zira diğerleri gibi o da biliyormuş oğlanın bu kızı istemediğini ama annesini mutlu etmek için sırf bu işe girdiğini.

Düğün olmuş.Kızlar o gece Ayşen'in gözlerindeki zafer pırıltısını farketmiş, sanki "ben kazandım" der gibi.3-4 ay sonra ise hamile olduğu duyurulmuş.Esasında oğlanın işyerinde çalışan bir elemanda gönlü varmış ve bunu kızlar farketmiş, evlenince de bu gönül işini sürdürmüş oğlan, ve bir gece eşi hamileyken sevdiğiyle uzakkkk bir şehre göçetmiş.Kızlar hanımın evine doluşmuş, teselli adına, evlendiği gece gözlerinde zafer pırıltısı olan Ayşen bu defa zafer pırıltısını kızların gözlerinde görmemek adına dik durmaya çalışmış.Bir süre sonra oğlanın erkek kardeşi bulmuş izlerini yanlarına gitmiş ve dönüşte ağabeyim haklı, o kızda şeytan tüyü var, ben olsam ben de kaçardım öyle biriyle demiş.Artık bundan sonra Hanım Ayşen'in tüm kaprislerini, acılarını unutturmak adına ona ne isterse almış,ama bir daha asla mutlu olmamış Ayşen.Onu bırakıp giden kocası ise daha sonra şunu anlatır annesine..Bir gün çok sevdiğim bir hocama gittim ona yaptıklarımı anlattım..Hocam durdu durdu ve bana şunu söyledi=

"Aradığını kadınlarda bulamazsın evladımmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm!"

Çok düşündürür bu beni..İnsan neyi arar hayat denen şu kısa serüvende? Aradığını bulan kaç kişi vardır? Aradığını kadın olsun, erkek olsun bir insanda bulabilir mi bir insan?

Ve şunu düşünürüm..An olur aradığımı buldum işte dersin bir insanda..Sonra, sonra tanıdıkça o insanı senin gibi zaafları olduğunu, hataları olduğunu vs. vs. olduğunu anlarsın.Ulaşılmaz bir yere koyduğun insanın bu özellikleri yavaş yavaş gedik açmaya başlar surda..Ufak aksaklıklar büyür gözünde..Her şeye rağmen dönmek istersin dönemezsin, kendine bakarsın benim gibi o da dersin, bir insan, bende olan onda da var..

Uzatmamakta fayda var..

Yine de arıyor insan..Ama neyi?


6 Eylül 2012 Perşembe

Kendimle Sohbetimdir!

Bu akşam kendimi aldım da karşıma şöyle bir halleşeyim dedim..

Alt tarafı kendimdi..

Hal hatır sormamam ondandır.

Yok yok kırılmaz bana bilirim aynı bendir.

Bir süredir bambaşka bir hal üzeredir kendim..

Gidişatı ben çözemedim de kendim mi çözeceklerdeydim..

En iyisi yine de karşılıklı paylaşmaktı kozları..

Ama gel gör ki ne ben onu anladım ne o beni..

Karşılıklı havadan sudan konuşmalar..

Ben ayrı telden çaldım o ayrı..

Bu zamana kadar onu hiç böyle görmemiştim..

Yok bir ara tökezlemedi değil, ama çabuk toparladı kızgın olduğum..

Yoksa ağzından alacaktım baklayı..

Yalnız buruk bir tebessüm yerleşmişti dudaklarına..İşte bunu çok iyi tanırım, ne zaman yakalasa mutluluğu eteklerinden bir buruk tebessüm de çekerdi onun eteklerinden..

Hep böyle olmuştu, bilirim kendimi..Mutluluğu uzun sürmez alaşağı ederdi onu tezeldenn..

Son sözü şu oldu bana..

Geç bunları..Alaşağı etse de beni bir anlık mutluluk, yaşarım son damlasına kadar ne gelir elden...

Yaşa dedim o zaman yaşa sen, sonra bana dert yanma da ne halin varsa gör..

Öpüşüp ayrıldık velhasılıkelam...






2 Eylül 2012 Pazar

İmleç Dergisi İlk Sayısı'nda yayınlanan yazımı okumak ister misiniz?

Bir Edebiyat ve Felsefe Dergisi olan İmleç Dergisi' nin ilk sayısı yayınlandı sayın okur.Veee ilk sayıda bendenizin de deneme türünde bir yazısı yayınlandı.Okumak isterseniz buraya tıklayınız lütfen..Yazım 17. sayfada OKUMAK OLSUN KARASEVDANIZIN ADI başlıklı yazı.. Okuduktan sonra yazı hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum..

Sevgili İmleç Dergisi' ne de nice yayınlara diyorum...

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)