Gerek twitter gerekse blogumda sık sık bel ağrılarımdan söz ediyordum geçenlerde hatırlarsınız belki..İşte o ağrılar ve halsizlik had safhaya erince soluğu hastanede aldım..Bel ağrım için ilaç verdi dr., geçmezse görüşelim dedi.Halsizlik için de B12, şeker,kolestorol vs. için kan tahlili istedi..Eeee tabii o gün öğle vakti olduğu için kan ertesi güne kaldı, zaten randevuya 5 dk. geç gelince doktor ameliyathane turuna gitmişti,ben de öğleden sonraya kalmak istemeyip yan odadaki doktora rica ettim,sağolsun beni kırmadı muayene etti..Ertesi gün kan verdim..Hemşire kanıma bir asıldı, tüp tüp alıyor, "biz bu kanı yolda bulmadık" dememek için kendimi zor tuttum..Kanımdan ayrılmanın hüznüyle kendimi dışarı attım.Eminim kanım da şaşırmıştır benim bu sevgim karşısında:)
Yürürken yolda işte bu hayata tad katan hoşluklarla karşılaştım=
Ben bir lale tutkunuyum, bu çiçeğin asaletine belki de tutkunluğum..
Lale deyince hep şair Nedim gelir aklıma..Hani şu meşhur Lale Devri'nin şairi ve şu dizesi=
Çıkalım servirevanım sadabada
Nam alalım dünyada
Menekşelerin zarifliğini de severim.
Bu sarı çiçekler çok güzel kokuyordu.
Bu ibrik mi? Acep manası nedir?
Gel de sevme şunu..
Bu köpeklerden tırstım, amcanın biri kızım sen insandan kork dedi:)
İşte hastane dönüşü havayı içime sindire sindire çekme nedenlerim bunlar benim..