Evlenip yerleştiğim Kocaeli' de 2. ayımda yani 1999 ağustosunda Gölcük depremini yaşadıktan sonra kapalı ve kalabalık ortamlarda duramama fobisi oluşmuştu bende.Taaa o yıllardan bu yıllara sinemaya gidemez olmuştum..Buradaki yazımda yer verdiğim animasyon türü bir iki filme oğlumun isteği üzerine gitmiş, onunla beraber izlemiştim.
2 hafta önce de bir arkadaşımın daveti üzerine Kelebeğin Rüyası' na gittim.Film hakkında pek çok farklı izleyici değerlendirmesi var.Ben çok beğenenler daha da ötesi yeniden keyifle izleyebilecekler arasındayım.Gençlerin Edebiyata düşkünlüğü oldum olası etkilemiştir beni..Bu bağlamda genç Muzaffer Tayyip Uslu ile Rüştü Onur'un şiir uğruna verdikleri mücadelenin beni derinden vuracağı da aşikardı.
Muzaffer Tayyip'in aşağıdaki şiirini filmle karşılıklı okuduk, bu şiiri çokkkk eskiden beri bilirim..Ama ne hikmetse ilk satırı uçmuş belleğimden..
Bir Sevda Şiiri
Sen, eski bir sevda şiirisin
Bir koku var sende
Sıcak yaz akşamlarına mahsus
Ellerinde mi
Saçlarında mı
Gözlerinde mi
Bilmem
Bir koku var sende
Sıcak yaz akşamlarına mahsus.
Bir koku var sende
Sıcak yaz akşamlarına mahsus
Ellerinde mi
Saçlarında mı
Gözlerinde mi
Bilmem
Bir koku var sende
Sıcak yaz akşamlarına mahsus.
Kısa ömürlerinde ne vurucu şiirler yazmış bu iki şair..Filmden sonra aradım da sevemediğim çıkmadı.
Mesela şu satırlar sevilmez mi?
Nasıl unuturum güzeldi yaşamak
Fakat hakkı varmış Oktay`ın``Hatıralar da dal istiyor``Kuşlar gibi konacak``
Filmde yalan yok çok ağladım, hem de hüngür hüngür, niye o kadar duygulandım bilmiyorum belki de sadece şiirler de yetti.Belki de o genç şairlerin yapamadığını ben yapamadım diyedir..Hep tutkunu olduğum edebiyatı hep yüzeysel yaşadım.Çok eskiden ben de şiirler yazardım ama eskide kaldı..Benim gibi siz de edebiyata tutkunsanız lütfen bırakmayın, devam ettirin çok üzülürsünüz sonra..
Filmde Yılmaz Erdoğan'ın silik bir oyunculuğu var Behçet Necatigil üzerine..Bu arada Behçet Necatigil'in şiir kitabını taaa lise yıllarında edinmiştim, halen durur.
Kıvanç Tatlıtuğ çoğundan oyunculuğuna dair övgüler aldı.Ama ben Mert Fırat'ı da çok beğendim..Sonra Zeynep Farah Abdullah ki bnu ben bu filmden önce keşfetmiştim zaten:)
Yokluk kötü şey..Çalışma şartlarının ağırlığı daha kötü..
Filmi beğenin beğenmeyin ama mutlaka izleyin derim ben..
Haaa bu arada daktilonuz var mı? Varsa onun bir zamanlar ne kadar değerli olduğunu anlarsınız filmi izleyince...
Son olarak da filmin oyuncularından Ahmet Mümtaz Taylan Hürriyet gazetesinde köşe yazıyor, ben severek takip ediyorum kendisini, tavsiyemdir..
Artık sinema fobimi de yendim, bakalım izleyeceğim bir sonraki film hangisi olur?
filmi izledikten sonra vücudumu büyük bir açlık duygusu kapladı.öğrenilecek,okunacak birbirinden değerli öyle etkileyeci yaşam öyküleri var ki...
YanıtlaSilo zamanın zorlu şartları altında,öleceklerini bile bile nasıl da şiire aşkla bağlılar öyle?o nasıl kağıt,kalem,daktilo aşkıdır.tüylerim diken diken olmuştu görünce.çok ama çok sevdim.çok da etkilendim.ve ben de mert fırat'ın oyunculuğunun altını çizmek isterim.
böyle bir filmi ben çekeyim isterdim,hem de çok isterdim.
Canım uzun zamandır sinemaya gitmiyorum. Bu filme gitmeyi çok istiyorum ama kısmet işte. :) Sevgiler..
YanıtlaSilfilmi bende çok beğendim canım ama bazı yerlerinde sıkılmadım değil :) ama genel anlamda güzeldi..
YanıtlaSilDilerim bende en kısa zamanda izleyebilirim abla, senin yorumların etkili oluyor bende..
YanıtlaSilbende Mert Fıratı beğendim, esprili yaklaşımları filan şahaneydi. Kendi hastalığına inat eşiyle ilgilenmesi vs. beni etkiledi. Ölümüne derinden üzüldüm, çok duragan gelmişti bana film ama yine izlerim:)
YanıtlaSilben filmde çok sıkıldım yalan yok. ağlayacağım zrlayacağım sanıyordum.
YanıtlaSilonun dışında yılmaz erdoğana ve karakteri behçet necatigile bayıldım.
bu filmden sonra behçet necatigil sevgisi hasıl oldu bende.
ayy uzatmıycam ama dedikelrine katılmıyor değilim.
yani şairlerin şiirleri, hayatları çok yakıcı. içten. ve gencecik biten hayatlar umutlar.
böyle bir filmin yapılması sonuç olarak güzel.
çok sevdigim bi film sevgiler :)
YanıtlaSil