26 Ağustos 2014 Salı

Kérastase Hair Jewellery By Tuba Ünsal


Sevgili Tuba Ünsal'ın tasarladığı bir saç aksesuarına sahip olmanın beni ne kadar mutlu ettiğini tahmin edersiniz zira ben onu çok severim, doğal gelir bana hep.Saç bandımı nasıl buldunuz?

Teşekkürler Kérastase.


Sizler de Tuba Ünsal ışıltısını saçlarınızda taşımak isterseniz nasıl ulaşabileceğiniz bilgisini aşağıda bulabilirsiniz.


Kérastase Hair Jewellery By Tuba Ünsal’dan
Mezuniyet ve Gece Saçları!

Mezuniyetler,  özel davetler ve gösterişli geceler için Tuba Ünsal’ın Kérastase için tasarladığı özel saç mücevherleriyle gecenin en stil sahibi saçlarına siz sahip olun…

Saçlar, bir kadının güzelliğin vazgeçilmez bir unsuru, kendini ifade ettiği bir stil, karakterinin dışavurumudur…

İleri teknoloji ve yenilikçi formülleri sayesinde, hep ilklerin ve en yenilikçi ürünlerin yaratıcısı olan Kérastase şimdi, “Hair Jewellery Tuba Ünsal for Kerastase” saç mücevherleri ve stil koleksiyonuyla, kadınlara Kérastase Danışman Kuaförleri’nde farklı bir tecrübe sunuyor… Kérastase, saçları, güzelliğin öncüsü haline getirmek misyonuyla, gösterişli geceler ve şık davetlere yapılan hazırlığı özel tasarım saç mücevherleriyle bir şölene dönüştürüyor.

Genç kadınlar bu özel günlerde farklı, özgün ve stil sahibi saçlara sahip olmak için kişiye özel saç stillerini seçerek Tuba Ünsal tarafından tasarlanan el yapımı Kérastase Hair Jewellery Koleksiyonu’nun fark yaratan saç mücevherleriyle şıklığı yakalıyor.

Özel davetlerde, düğünlerde ya da mezuniyet törenlerinde tercih edilebilecek özel saç tasarımları ve bu tasarımları süsleyen saç aksesuarlarına ulaşmak için, size en yakın Kerastase Danışman Kuaförleri’nden randevu alabilirsiniz. 


#kerastaseışıltısı

8 Ağustos 2014 Cuma

Turuncu Kasa\'dan hediyeler Çekiliş Sonucu

Buradaki yazımızla turuncukasa.com  'dan vermiş olduğumuz hediyelerin talihlisi=

 HATİCE K. 
 
Merhabalar blogunuzu Hatice Kartal adıyla takip ediyorum.,sponsor siteden facebookta ürün paylaştım ve yorumumu yaptım.
https://www.facebook.com/nisan.san.52/posts/660120000745102
AD-SOYAD:Hatice Kartal
Tebrikler..

Bilgilerinizi reyhanlahersey@gmail.com' a bekliyorum.


5 Ağustos 2014 Salı

Jean-Christophe Grange'in Kaiken'iyle nerelere savruldum (1)


Jean-Christophe Grange'in Kaiken'ini okurken savruladurdum=

"Yıllar boyunca Tokyo-Yokohama arasında o kadar çok seyahat etmişti ki, bu güzergâhın sonsuza dek yüreğine kazındığını düşünüyordu.Kromozomlar yerine, her istasyonun adıyla çocuklarına kalıt olarak geçen genetik bir iz." diyor Naoko..

"bir güzergâhın sonsuza dek yüreğine kazınması ve bunun genetik kodla çocuklarına geçmesi" vay vay vayyy, bu sözlere gel de ruhunu teslim etme.Bazen bir kitaptaki, bir dergideki, bir gazete köşesindeki bir yazarın bir sözü öylesine vurur ki insanı, iliklerine işler adeta..Böylesi yazarları seviyorum.

Ve Naoko ödevlerini yaparken annesinin zoru veyahut etkisiyle Mirebeau Köprüsü şiirini dinler ki şiir de şiirmiş ama, şairi Guillaume APOLLINAIRE 'i gözüm bir yerden ısırıyor ama..

MİRABEAU KÖPRÜSÜ

Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından
   Ve şu bizim aşkımız
  Olur mu durasın şimdi anımsamadan
Sevincin geldiğini ancak acının ardından

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Yüz yüze duralım böyle elin elimde kalsın
   Ve aksın dursun
  Sonsuz bakışlar dalgalar yorgun argın
Köprüsü altından kollarımızın

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde 

Aşklar akıp gidiyor şu akarsu gibi
   Akıp gidiyor aşklar
  Hayat öyle durgun öyle yavaş ki
Ve umut nasıl zorlu nasıl depdeli

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Günler geçiyor günler haftalar yaman
   Ve dönmüyor geri
  Ne çıkıp giden aşklar ne geçen zaman
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Guillaume APOLLINAIRE Çeviri: Cemal SÜREYA (Aslanım be ya)
Şiir buradan alıntıdır.
Sonra Jean-Luc Godard'ın Nefret'ine 20 kez katlanmak zorunda kalmış Naoko.Bu arada filmle ilgili araştırmaya yönlenmişken bakınız ne buldum=
Pierrot le Fou (1965) filminden bir replik= ‘Sinema filmi bir savaş alanı gibidir – aşk, nefret, aksiyon, şiddet ve ölüm. Tek kelimeyle heyecan’.
Nefret filmi bu muhteşem evde çekilmiş.Fotoğraf buradan alıntıdır. Ev için Ekşi Sözlük 'de bakınız ne diyor=
"20. yy mimarlik tarihinin ikonlarindan, napoli aciklarindaki capri adasinda bir kayanin tepesinde bulunan ev. ev hernekadar mimar adalberto libera'nin ismini tasisa da evsahibi toscana'li yazar curzio malaparte tarafindan dizayn edilip 1938 - 1942 yillari arasinda insa ettirilmistir. libera sadece yazarin kendi dizayninin uygulanmasini saglamistir. evin bir heykel estetigi ile bulundugu ortama oldukca yabanci formu ve kirmizi rengi, uc cephesinden akdeniz'e bakisi ve tek yayvan bir merdivenden olusan ve dami ile birlesen cephesi ile cogu zaman "dunyanin en guzel evi" olarak anilmistir. yazarin evi icin soyledigi "casa come me" (benim gibi ev) cumlesi daha sonralari evin takma ismi haline gelmistir. jean-luc godard'in 1963 yilinda yonettigi ilk renkli filmi le mepris bu evde ve bulundugu kayalikta cekilmistir."
"Nefret,  bir filmin yapım öyküsü ile bir evliliğin portresini bir araya getiriyor." 
Derken Mehmet Güreli'nin Jean-Luc Godard üzerine buradaki nefis yazısını buldum.Diyor ki Güreli=
"Öğretmişlerdi bana her kitaba eşlik edecek özel müzikler olabileceğini." Ve Martial Solal'a yönlendiriyor beni. Ha ha ha bugün de beni yönlendiren yönlendirene, çıkış noktamı bulamıyorum neredeyse, sahi nereden geldiydim ki ben buraya:)?
Kitapta çatırdayan evlilik için diyor ki=
"Onları aydınlatan ışık sönmüştü.Bronzlaşmanın ağır ağır azalması gibi aşkları da, kimse ne olduğunu anlayamadan yavaş yavaş yok olmuştu." Herkes bu bağlamda tartsın evliliğini, durum nedir diye:)
Bu yazı burada biter sanıyorsan yanılıyorsun sayın okur:)

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)