5 Ağustos 2014 Salı

Jean-Christophe Grange'in Kaiken'iyle nerelere savruldum (1)


Jean-Christophe Grange'in Kaiken'ini okurken savruladurdum=

"Yıllar boyunca Tokyo-Yokohama arasında o kadar çok seyahat etmişti ki, bu güzergâhın sonsuza dek yüreğine kazındığını düşünüyordu.Kromozomlar yerine, her istasyonun adıyla çocuklarına kalıt olarak geçen genetik bir iz." diyor Naoko..

"bir güzergâhın sonsuza dek yüreğine kazınması ve bunun genetik kodla çocuklarına geçmesi" vay vay vayyy, bu sözlere gel de ruhunu teslim etme.Bazen bir kitaptaki, bir dergideki, bir gazete köşesindeki bir yazarın bir sözü öylesine vurur ki insanı, iliklerine işler adeta..Böylesi yazarları seviyorum.

Ve Naoko ödevlerini yaparken annesinin zoru veyahut etkisiyle Mirebeau Köprüsü şiirini dinler ki şiir de şiirmiş ama, şairi Guillaume APOLLINAIRE 'i gözüm bir yerden ısırıyor ama..

MİRABEAU KÖPRÜSÜ

Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından
   Ve şu bizim aşkımız
  Olur mu durasın şimdi anımsamadan
Sevincin geldiğini ancak acının ardından

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Yüz yüze duralım böyle elin elimde kalsın
   Ve aksın dursun
  Sonsuz bakışlar dalgalar yorgun argın
Köprüsü altından kollarımızın

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde 

Aşklar akıp gidiyor şu akarsu gibi
   Akıp gidiyor aşklar
  Hayat öyle durgun öyle yavaş ki
Ve umut nasıl zorlu nasıl depdeli

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Günler geçiyor günler haftalar yaman
   Ve dönmüyor geri
  Ne çıkıp giden aşklar ne geçen zaman
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından

  Çalsana saat insene ey gece
  Günler geçiyor bense hep aynı yerde
Guillaume APOLLINAIRE Çeviri: Cemal SÜREYA (Aslanım be ya)
Şiir buradan alıntıdır.
Sonra Jean-Luc Godard'ın Nefret'ine 20 kez katlanmak zorunda kalmış Naoko.Bu arada filmle ilgili araştırmaya yönlenmişken bakınız ne buldum=
Pierrot le Fou (1965) filminden bir replik= ‘Sinema filmi bir savaş alanı gibidir – aşk, nefret, aksiyon, şiddet ve ölüm. Tek kelimeyle heyecan’.
Nefret filmi bu muhteşem evde çekilmiş.Fotoğraf buradan alıntıdır. Ev için Ekşi Sözlük 'de bakınız ne diyor=
"20. yy mimarlik tarihinin ikonlarindan, napoli aciklarindaki capri adasinda bir kayanin tepesinde bulunan ev. ev hernekadar mimar adalberto libera'nin ismini tasisa da evsahibi toscana'li yazar curzio malaparte tarafindan dizayn edilip 1938 - 1942 yillari arasinda insa ettirilmistir. libera sadece yazarin kendi dizayninin uygulanmasini saglamistir. evin bir heykel estetigi ile bulundugu ortama oldukca yabanci formu ve kirmizi rengi, uc cephesinden akdeniz'e bakisi ve tek yayvan bir merdivenden olusan ve dami ile birlesen cephesi ile cogu zaman "dunyanin en guzel evi" olarak anilmistir. yazarin evi icin soyledigi "casa come me" (benim gibi ev) cumlesi daha sonralari evin takma ismi haline gelmistir. jean-luc godard'in 1963 yilinda yonettigi ilk renkli filmi le mepris bu evde ve bulundugu kayalikta cekilmistir."
"Nefret,  bir filmin yapım öyküsü ile bir evliliğin portresini bir araya getiriyor." 
Derken Mehmet Güreli'nin Jean-Luc Godard üzerine buradaki nefis yazısını buldum.Diyor ki Güreli=
"Öğretmişlerdi bana her kitaba eşlik edecek özel müzikler olabileceğini." Ve Martial Solal'a yönlendiriyor beni. Ha ha ha bugün de beni yönlendiren yönlendirene, çıkış noktamı bulamıyorum neredeyse, sahi nereden geldiydim ki ben buraya:)?
Kitapta çatırdayan evlilik için diyor ki=
"Onları aydınlatan ışık sönmüştü.Bronzlaşmanın ağır ağır azalması gibi aşkları da, kimse ne olduğunu anlayamadan yavaş yavaş yok olmuştu." Herkes bu bağlamda tartsın evliliğini, durum nedir diye:)
Bu yazı burada biter sanıyorsan yanılıyorsun sayın okur:)

21 yorum:

  1. Oyy, baya ucmussun sen kitaptan :-) ama guzel yerlere ucmussun :-)
    Ev de evmis yalnız :-)

    YanıtlaSil
  2. Alıntılar çok güzel.
    Ama o ev beni benden aldı.
    Benzer bir ev Kıbrısta da var. Denizin dibine yapılmış böyle aynen. Bir silah kaçakcısına aitmiş. Denizden silah ve mühimmat taşımak kolay olsun diye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oooo beğenmene sevindim üstad.Ev olay..Hımmm bu tür işler için de kullanıyorlarsa eve yazık.

      Sil
  3. En beğendiğim kitaplardan biriydi. Okurken bende aynen sizin gibi savrulmuştum.Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimbilir daha kaç kişi savrulmuştur.Sevgiler..

      Sil
  4. Hi! I hope you will fine.
    So I came back.
    Saludos desde Costa Rica

    YanıtlaSil
  5. reyyane coşmuş!
    ilk defa bir kitaptan bu şekilde bahsediyorsun.
    tek başına tur yapmışsın ktaba valla bravo! ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kırk yılda bir:) Çok teşekkür ederim onure oldum

      Sil
  6. İşte böyle kitapları seviyorum. Ne güzel anlatmışsın cano mutlaka okuyacaklarım arasına yazıyorum.

    YanıtlaSil
  7. İnsanı başka rüzgarlara savuran kitaplara bayılırım. Ev ise harikulade bir yere inşa edilmiş. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  8. ayy baksana kaiken okudum daaa sona sen benim sevdiğim sulara geçmişsin. fransız sineması edebiyatııı :) bek ben hep böle araştırıyom işteee ordan orayaa :)

    YanıtlaSil
  9. O kadar güzel ve etkileyici bir yazı yazmışsın ki, rafta durduğu halde hala okumaya fırsatım bulamadığım kitaba hemen bu gece başlıyorum. Ev desen tam benlik. Uzun zaman kafa dinleyip sakinliğin ve kuşlarla denizin söylediği şarkıları dinleyerek ruhuma terapi yapacağım ve kapkara bir karanlığa gömülmüş evliliğimin ışığını hangi sene ve hangi nedenlerle kaybettiğimi düşüneceğim harika bir yer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim, mutlu ettiniz beni.Işıklar dolsun hayatına.

      Sil
  10. Kitabı merak ettim. Ev de harika, kısa da olsa orada yaşamak isterdim.

    YanıtlaSil
  11. çok etkilenmişsin ben de merak ettim şimdi :)

    YanıtlaSil

☼ Reyhan'a Yorum Bildir ☼

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)