Sessiz sedasız oturduğu yerden keşfedilmeyi bekleyen markaları evde kalmış kızlara benzetiyorum teşbihte hata olmaz düsturundan yola çıkarakkk..Sen evde otur, millet kapıda senin için sıraya dizilir, çok beklersinnn..
Hafızamda çok net değil, gerçek mi hikaye mi, okuduğumda çok sevmiştim, ama ne yazık ki hatırlamıyorum detayını..
Patron bir kaç adamını dünyanın belirli ülkelerine gönderiyor.Pazar araştırması yapın diyor..Birini de ya Afrika, ya da Hindistan' a yolluyor..Firma da ayakkabı firması tabii..Diğerleri Misal ,Hindistan' a giden için orada ne pazarı bulunur ki diyor..Neyse döndüklerinde, bizimki diyor ki:
-Orada müthiş bir pazar var..
-Nasıl? diyor patron,
-Orada herkes çıplak ayakla geziyor..Oraya ayakkabı götürmek turnayı gözünden vurmakla eşdeğer..
Netekim de turnayı vuruyorlar gözünden..Hikaye yanlışsa bilen erbabı düzeltsin lütfennn..
Başlık çok hoşuma gitti, direk gel beni oku dedirten türdendi kıramadım :) Hikayedeki bakış açısına bayıldım.Bence insan önce görmekle bakmak arasındaki farkı çözmeli, insanlar bakış açılarını ne kadar dar tutarlarsa ayaklarına gelen fırsatı o kadar zor göreceklerdir...
YanıtlaSilBakar kör olmamak lazım :) Ayrıca benzetmene bayıldım tatlım, ömürsün vaalahi :)
YanıtlaSilTrigonomik,merci,mutlu oldum ben de..aynen bakarsan bağ olur bakmazsan göremzsin demii..
YanıtlaSilYeşim,evet bakmayı bilmek şart..Sağol tatlım,ömrüme ömür katıyorsun sen de nadide yorumlarınla..
güzel yazı.durumları değerlendirmek fırsattır.
YanıtlaSiluğurböceği, hoşgeldin, haklısın.
YanıtlaSil